24 Kasım 2013 Pazar

Yaşadığım en berbat ayrılık acısı

 

 

Bunu sadece aynı acıyı geçmişte çekmiş kişiler anlayabiliyor, hem de her kelimesine gönülden katılarak, iç çekerek. Tecrübe etmemiş olanlar için ise çok zor anlamak, pek bir şey ifade etmiyor onlar için. 
Yaşadığım en berbat ayrılık acısı Acı büyük, üstesinden gelene “kahraman” demek gerekiyor. Ayrılık çok önceden planlanmış olsa bile, insan onsuz hayatının nasıl olacağını bilemiyor, tek kare dahi hayal edemiyor onsuz günlere dair. Sanki onunla doğmuşum, nefesimde tadı olmadan yaşamak nasıldı, hatırlamak imkansız gibi. Hem nefret, hem büyük aşk. Nasıl bitti… İçime işlemiş kokusundan, beni iradesiz yapmasından ettiğim nefret bir yanda, sinirimi, gözyaşlarımı, hiçbir uç duyguyu ondan daha fazla benimle yaşamış insan evladı olmaması, yıllar içinde gerçek bir sırdaşa dönüşmüş olması gerçeği bir yanda… 
Sonra bir gün aniden kovdum onu hayatımdan… Onunla yaşamak eziyet haline gelmeye başladığı için, hayattan, denize bakmaktan, içki içmekten, arabayla uzun ve yalnız yolculuklar yapmaktan sadece onunla olduğum için zevk aldığım canım sigaramı yaklaşık iki ay önce çıkardım hayatımdan. 
Hayatımdaki yeri büyüktü ve daha kötüsü ona olan aşkım çok büyüktü. Dişçiden ağzım dikişlerle dolu çıktığım günlerde bile vazgeçmemiştim ondan… 
İlk günler krizlerle geçti. Rüyalarımda sevgiliye kavuşmuş gibi içtim onu, öper gibi. Ağlamaklı uyandım sabahları… 
Sohbetlere katılamaz oldum bir süre. Arka masadan gelen karanfilli sigara dumanı aklımın dizginlerini elinde oynatırken ne konuşabildim, ne dinleyebildim. O dumanın menzilindeyken birisi sayısalda çıkacak numaraları söylüyor olsa umrumdışı, o derece yani… Gerçekten yaşamamış olan bilmez, sigarayı bırakmak sevgiliden ayrılmak gibi, hatta daha beter. Birileri gelip giderken o hep vardı çünkü. 
Eh, iyi etkileri illa ki çok fazla. Yiyeceklerin, içeceklerin kokuları geri dönünce yemek içmek daha keyifli hale geliyor tabi. Sabahları ağzında pas ve kurum tadıyla uyanmamak da güzel. Bir de son yasaklardan sonra dershane önünde sigara içen liseliler gibi kapı önünde kalmaktan da kurtuluyorsun. Hele ki sigara kokusundan arınınca o kokunun ne feci olduğunu bir de içmeyen biri olarak anlamak… Bir de sigaraya verilen paranın her kuruşunu yeni ayakkabılara harcamanın zevki tarif edilemez… 
Ama bu yazıyı “Aman ne iyi ettim” demek için değil, özlemimi dökmek için yazıyorum aslında. 
Ailemde uzun süre tiryaki olarak yaşayıp sonrasına “temizlenen” büyüklerin yönlendirmesiyle, pek çok kimyasaldan mahrum kalan vücudum depresyon sinyalleri vermeye başlar başlamaz spor yapmaya başladım. Yeni işe girdiğim bir zamandı bu kararı verişim, ve neredeyse herkes yeni işin stresiyle beraber hiç de iyi bir zaman olmadığını söylediler sigarayı bırakmak için. Ama ben kahramanca mücadele ettim! 
Bir yavru köpek edindim ve annemle tartışırken-daha doğrusu annem tuvalete gidip bir sigara yakmanın muhteşem altyapısını oluştururken- bile direndim. 
Yine de bu konuda son sözüm, sigarasız hayata alışmanın çok uzun zaman aldığı… Bugüne kadar hayatıma girmiş en sadık sevgili… Hoşçakal. Gidişin üzse de, seni hala seviyor olsam da, yerini hiçbir şey dolduramasa da… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder